Carpe Diem, diye fısıldadı Keating. Anı yaşayın. Hayatlarınızı olağanüstü kılın!

CARPE DİEM... Oh Captain My Captain... Evet evet hatırladınız değil mi? Bazılarınız kitabıyla bazılarınız filmiyle tanıdı bu sözleri. İlk film olarak tanıştığım Ölü Ozanlar Derneği benim için bir çok anlam ifade ediyor.Geçen gün bir kafede otururken hayatımın sıkıcılığından dert yanıyordum.Peki elimde ne vardı? Elimde olan o andı. Carpe diem... Tüm kitabın ve filmin ana konusunun bu olduğunu söyleyebilirim. Bu kitap her  yaştan okuyucunun kendinden bir şeyler bulabileceği türden bir kitap şimdi biraz daha ayrıntılı inceleyelim bu kitabı.
 John Keating adlı öğretmenin çok disiplinli olan Welton Academy'de öğretmenlik yapmaya başlamasıyla başlayan kitap bir anda bizi kendi dünyasına çekmeyi başarıyor. Keating öğrencilerine özgürlüğü,hayatı yeniden anlayıp farklı pencerelerle bakmayı öğretiyor. Bay Keatingle okul yönetiminin felsefi bakışları uymadığı için okuldan ayrılmak zorunda kalan öğretmenin ve öğrencilerle olan hikayesinin anlatıldığı kitap gerçek öğretmen öğrenci ilişkisinin nasıl olması gerektiğini gözler önüne seriyor. Bu kadar Keating demişken Robin William'ın adını anmazsak olmaz geçen yıllarda kaybettiğimiz başarılı oyuncu bu rollün hakkını fazlasıyla vermiş.Çoğu zaman kitapların filmlerinden daha güzel olduğunu söylesem de bu film her kişinin film listesinde yer almalı ve tabiki Ölü Ozanlar Derneği hayata daha özgür bakmak isteyen insanların güzel raflarında bulunmalı.Son olarak demek isteğim ise bu kitap kesinlikle okunmalı !
 * Bana aptalca hayaller peşinde koşmayan bir kalp gösterin, ben de size mutlu bir adam göstereyim!